Venedik'ten sonra uzun ve yorucu (guya yatakli vagon almistik) tren yolculugumuzdan sonra sabah saat 10'da Budapeste'ye variyoruz....Yolumuz uzun dusuncesiyle aldigimiz yatakli vagonda, uyumak pek mumkun olmadi..
Nedeni ise her ulke giris ve cikislarinda toplam 4 kez yapilan pasaport kontroluydu...En kotusu ise gece yolculugu olunca uykusuzlugun hat safhaya ulasmasiydi...
Yol gidenindir deyip,soguk havanin yaptigi(-12) sok etkiyle basliyoruz turumuza...
Budapeste Osmanli kulturunu icinde barindiran ve bu gune kadar koruyan nadir ulkelerden...
Tuna’nın İncisi olan bu güzel şehir 150 yıl Türk hâkimiyetinde kalmış. Amacı kuru cihan kavgası olmayan, diğer devletler gibi gittiği yerlerin halkını köleleştirip doğal zenginliklerini sömürmeyen, aksine gittiği yerlere yaptığı eserlerle mimarisini zenginleştiren, gittiği yerlere adalet götüren, her zaman gurur duyduğum ecdadım, buraya da bir hoş seda bırakmış...
Sehri ilk goruste cektigim bir fotoyla basliyoruz...
Budapeşte gezmeye doyulmayacak bir yer, çünkü her sokak başında mutlaka tarihi bir kilise var, hatta yeni bina yok denecek kadar az olmakla beraber yapıların çoğu tarihi.
Tuna nehri bu gotik sehri buda ve peste olarak ikiye bolmus...
Ilk durak, Kahramanlar Meydanı :
Çok büyük ve çok görkemli heykeller yapmışlar. Meydan turistlerin akın ettiği ve turların ilk durak yaptıkları yer sayılır. Meydanın üç tarafı ise müze ve sanatevleri ile çevrili. (Macarlar tarihe ve sanata kesinlikle çok önem veren bir millet) Meydanın hemen arka tarafında bir park ve parkın içinde yine müze, kilise ve turistik eşya satılan yer var. Kahramanlar meydaninin hikayesi de cok ilginc ;
Anlatılanlara göre, Macar Komutan Hunyadı Janoş, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bir savunma savaşı verir ve mevsim şartlarından dolayı kuşatmayı kaldıran Osmanlı geri çekilir. Haçlılar ise bunu büyük bir zafer olarak kabul eder, hatta Papa, o günden itibaren tüm ülkede saat 12.00’de çanların bu zaferin anısına çalmasını emreder. İşte Osmanlı’nın Avrupa’ya girişini 50-60 sene geciktiren bu savunma zaferinden sonra, o çanlar günümüzde de hala biz Türkler için çalar.
Meydanda, bundan başka aralarında Tököli İmre’nin de bulunduğu Avusturya Macaristan İmparatorluğuna karşı ayaklanarak, daha sonra Osmanlı’ya sığınan isyancıların da heykelleri de var ve bugün bu kişiler de Macaristan’da ‘Kahraman’ olarak anılıyor.
100 yıl evvel inşa edilen ve içinde hiç yaşayanı olmayan Vajdahunyad Şatosu, tipki cizgi filmlerdeki gibi masalsi bir havasi vardi...
Sato'nun icinde bulunan gorkemli bir kilise...
Sato'nun ic cepheden gorunusu...
Budapeşte’nin en büyük katedrali Szent Istvan Bazilikası ve icerisi...
Cetin gecen kisin tadini,suphesiz en cok da cocuklar cikariyor...
Sehir kendine hayran birakan ozelligi ile kisin bile bizi etkilemeye yetti...
Yaz mevsiminde nasil olur siz dusunun...
Budapeştenin sembolü olan Zincirli Köprü ya da başındaki aslan heykelerinden diğer adını alan Aslanlı Köprü Tunanın üstündeki en meşhur köprüdür. Yapan mimarı bu köprüde bir hata bulursanız kendimi köprüden atarım demiş. Ama bir çocuk aslanların açık olan ağızlarında dilini görmeyip söylemesi ile tek hata ortaya çıkmış. Yinede geceleri ışıklı görüntüsü ile ününü hakediyor. Elbette bu köprü Tuna üstündeki tek köprü değil ama en ünlüsü.
Buda ile Peşte’yi birbirine bağlayan 8 köprünün en eskisi ve görkemlisi Zincirli Köprü.
Parlemento Binası,
Tuna Nehrinin kenarında dantel gibi işlenmiş mimarisiyle bir turisti büyülememesi mümkün değil...
Türk isimleri verilen cadde ve sokaklardan ve en önemlisi 466 yıldır ayakta kalan “Gül Baba Türbesi”nden anlamak mümkün.
Utca, macarca da sokak demek.
Türbe gül ağaçları ile dolu bir bahçenin içinde. Taştan, sekizgen şeklindeki küçük yapının kurşunla kaplı kubbesi üzerinde bir hilâl duruyor. Yapının bir tek penceresi ve kapısı var. Sanduka türbenin ortasında ve üstüne Türk işi bir örtü serilmiş. Duvarlar levhalarla süslenmiş.
Gul Baba'nin Samsunda baslayan hayati burada sona ermis.Macar halki'nin gonlunu kazanmis ve cok sevilen bir dervis...
Gül Baba 1541’de vefat etmiş. Türbeyi 1543 - 1548 yılları arasında Mehmet Paşa yaptırmış.
Buda (Budin) Kalesi, şehrin en ihtişamlı yeri. Kalenin içinde neler yok ki; Osmanlı’nın son Budin Valisi Arnavut Abdurrahman Abdi Paşa, Macarların ifadesi ile Kahraman Düşman, bir zamanlar Büyük Cami ismi ile kulesinden ezanlar okunan Matyaş Kilisesi, Balıkçılar Burcu, Buda Sarayı, Kasım Paşa, Veli Bey ve Orta Hisar Kuleleri ve şehirde Türk Mezarlığı diye bilinen Akıncılar Şehitliği.
Zincirli kopruyu gecip buyuk adimlarda,Buda kalesine ulamaya calisiyoruz...
Manzara tek kelimeyle muthis...
Uzaklarda gorunen Parlamento binasi...
Ve meshur zincirli kopru...
Ve birinci gunun sonu...
2.gunumuzu Estergon kalesine gitmek icin ayiriyoruz...
1 Saatlik bol manzarali tren yolculugumuzun, ardindan hedefe ulasiyoruz...Hava cook cook soguk :(
Ama gunes,biraz da olsa kiriyor bu soguk havayi!
Ben de bos durmayip cekimlere devam...
Estergon kalesine giderken yoldan manzaralar....
Vee geldik... O iki sarilan degilde, diger iki golge biziz :)
Estergon; Budin’in 50 kilometre kuzeybatısında, Tuna’nın güneyinde, Avusturya, Slovakya, Macaristan sınırlarının birleştiği yerde, Tuna ve Gran nehirlerinin kavşağında şöhretli bir sınır kalesiydi. Almanlar bu kaleye Gran, Macarlar Estergom, Türkler Estergun derlerdi. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1543 yılında fethedilmiştir. Evliya Çelebi ziyaret ettiğinde, 16 mahallesi, 2900 evi, 4 camii, 2 medresesi, bir çok mektebi vardı. Ayrıca asker aileleri için özel evler yapılmıştır. En büyük camii “Mahkeme Camisi” idir .
Adina turkuler, marslar yazdiran kale ve sakin Tuna nehri...
Bu resimde ise Estergon kalesinin hemen altinda yer alan, minaresi kopuk bir camii ve yaninda da medrese kalintilari yer aliyor...
Etrafta bulunan bir cok kilise...
Estergon kalesinin uzakdan gorunusu...
Kalenin gunumuze dek kalan surlarindan bir kisim...
Insan o donemleri dusunmeden edemiyor...Savaslar mucadeleler ve kayiplar...
Suanda ise cok sessiz ve sakin bir yer...Ama icinde neler barindirdigini ancak o donemde yasayanlar bilebilir..
Bu yapilar sonradan eklenmis tabiki,onceden burada buyuk bir camii varmis,simdi ise kilise...
Eksi 12 ve buzzzzzz .Az daha biz de boyle donacaktik ;)
Estergon'la vedalasip oradan sehre dogru yola koyuluyoruz....
Budapste tarihimizin kokusunu tasiyan cok guzel bir sehir....
Avrupa turuna yeni cikacaklar icin, buradan baslamak super bir fikir bence!
Bir sonraki yazim Avusturya-Viyana olacak...